Barbie’nin nesi var?
Özgün Biçer*
Çıktığından beri “Barbie” hakkında konuşuyoruz. Sinema salonlarının önündeki kuyruklardan partilere, oradan da hızla yayılan pembe çılgınlığına kadar her an başka bir Barbie etkinliğine konu oluyor. Tüm dünyada yankı uyandıran sinema rekorları kırmaya devam ediyor. Mattel’in Barbie bebeğinden uyarlanan film gişede 1 milyar doları aştı.
Pembe aksesuar ve kıyafetlerin pembe bir dünya sunduğu bu sinemada, ideal vücut baskısı, klişeleştirme ve ayrımcılıkla eleştirilen Mattel’in Barbie’yi nasıl feminist bir ikona dönüştürmeye çalıştığını izliyoruz. Hızlı bir kulvar değişikliği olarak düşünebiliriz ama sinema izleyen birçok uzmanın bahsettiği gibi yine bir pembe yıkama örneği ile karşı karşıyayız. Cinsiyet eşitliğine ve buna dayalı ayrımcılığa değinirken nasıl bir tüketim çılgınlığı yarattığına da tanık oluyoruz. Bu kampanya ile Mattel son zamanların en yüksek satış rakamlarına ulaşırken, geride bıraktığı izleri toplamak da bizim sorumluluğumuzda. Hollywood’un en güzel kadınını seçerken, kibarlığın değerli olmadığını söyleyebiliyor ve farklı olanın, normatif olmayanın pembe dünyada temsil edilmediği bir cennet vaat ediyor. Bu cennetin büyüsüne kapılan bizler, Barbie’nin mağduriyetini anlamadan gülen sözlerle seyirci kalmaya devam ediyoruz.
(Bu yazı spoiler içerebilir.)
Barbie’nin kendi dünyasından çıkıp gerçek hayatı keşfettiği bir kurgu. Barbie gerçek hayatla tanıştığı ilk dakikalarda hem sözlü hem de fiziksel tacize uğrar.Poposuna bir şaplak atarak irkilen Barbie, kendisini korumak için saldırgana yumruk atar ve kendisini Amerikan polis teşkilatının ünlü reklam panosunun önünde etiketlenmiş halde bulur.
Hala Mattel’in kadınların çabasını desteklediğini düşünsek bile, muhtemelen burada şimdi vazgeçebiliriz.
taciz. Tacizin yeri yoktur. Evde, okulda, işte, sokakta veya başka herhangi bir yerde cinsel tacize uğrayabilirsiniz. En yakınınızdan, iş arkadaşınızdan, işvereninizden; Yürürken, seyahat ederken, çalışırken veya spor yaparken olabilir.
Konuşmak da cinsel tacizdir, cinsel sözler söylemek, öpücük göndermek, dokunmak cinsel taciz örnekleridir. Saldırıya veya cinsel tacize maruz kalırsak yapmamız gereken Barbie’den farklı değil: kendimizi savunmak ve bir an önce kanunu uygulamak, adı geçen makamlardan takviye almak. Milyonlarca kişi tarafından izlenen ‘Barbie’de cinsel tacizin normalleştiği ortaya çıktı. Sinemanın akışı içinde bir komedi unsuruna dönüşmüştür. 13 yaşından büyük herkesin izleyebileceği bu sinemada verilen ifade, “Sokakta tacize uğrayabilirsiniz ama bu durumun sorumlusu sizsiniz.”
Barbie’nin suçu bu: Taytla dışarı çıkar mısın? Ya onu böyle kırmasaydı? Alışkanlık hak etti… Bu cümleler bize yabancı değil. Bunlar, uğraştığımız cinsel taciz için genellikle mağduru suçlayan cümlelerdir. Bazen normalleşme bahaneler şeklinde karşımıza çıkıyor. Acaba latife ne oluyor?, Hepimizin başına geliyor, çok büyümek üzere…
Bu noktada cinsel şiddet konusunda ne olursa olsun mücadele etmemiz ve destek sistemlerine başvurmamız gerektiğini ısrarla vurgulamalıyız. Ne yazık ki, cinsel kabahatler dünyanın en çok örtbas edilen ve en az kınanan hataları arasında yer alıyor. Failler sokakta gelişigüzel gezinirken Barbie kendi pembe dünyasına çekilebilir, ama biz gerçek dünyada devam ediyoruz. İşte tam da bu yüzden sessizliğe son verip ses vermeliyiz.
*Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesi